Boşalma Bozuklukları

Boşalma bozuklukları; en sık karşılaşılan erkek seksüel fonksiyon hastalığı olup; Prematür(Erken) boşalmadan, geç boşalmaya kadar geniş bir hastalık spektrumunu kapsamaktadır.

Erken Boşalma

Tanım : Boşalma bozuklukları içinde en sık karşılaşılan klinik antite "Erken Boşalma" olup; son yıllarda konu ile ilgili preklinik ve klinik çalışmaları yürüten araştırmacılar; hastalığın tanımı ile ilgili zaman içerisinde yeni kıstas düzenlemeleri yapma gereği duymuşlardır. Son bilimsel yayınlara göre Erken Boşalma;

a) İlk ilişkiden beri mevcut olan (Hayat boyu) ve vaginal penetrasyon sonrası her zaman / çoğu zaman ortaya çıkan bir dakikadan daha kısa süreli ya da zaman içerisinde ortaya çıkan (Kazanılmış) ve genellikle üç dakikanın altında gerçekleşen boşalma varlığı,
b) İlişkilerin tamamı ya da tamamına yakınında ertelenemeyen boşalma varlığı,
c) Sözü edilen boşalmanın; Stres, sıkıntı, hayal kırıklığı ve/veya cinsel ilişkiden uzaklaşmaya neden olması, olarak tanımlanmaktadır.

Sınıflama: Erken Boşalma hastalığı genel olarak "Hayat Boyu" ve "Kazanılmış" Erken Boşalma olmak üzere iki ana gruba ayrılıyor olsa da; son yıllarda çoğu yazar tarafından kabul göre ve geliştirilen sınıflamaya göre hastalar; "Hayat Boyu" ve "Kazanılmış" gruplarına ek olarak "Doğal Değişken" ve "Erken Benzeri Boşalma Bozukluğu" olarak isimlendirilen iki alt hasta grubu daha bulunmaktadır.

Tedavi: Değişik kıta ve ülkelerde yapılan çalışmalara göre cinsel aktif erkeklerin %3-30'unda Erken Boşalma şikayetinin alt gruplarından en az birine rastlanmaktadır. Türk Androloji Derneği tarafından ülkemizde yakın tarihte yapılmış bir çalışmanın sonuçlarına göre; yaş ortalaması 41.9±12.7 olan cinsel açıdan aktif erkeklerin %20'sinde Erken Boşalma şikayetinin bulunduğu tespit edilmiştir. Ek olarak, bu hastaların Erken Boşalma sınıflaması yapıldığında; %2.3, %3.9, %8.5 ve %5.1'inde sırasıyla; "Hayat Boyu", "Kazanılmış", "Doğal Değişken" ve "Erken Benzeri Boşalma Bozukluğu" olduğu saptanmıştır.

Hastalığın Nedeni: "Hayat Boyu" Erken Boşalma şikayetinin, beyinde yer alan "Boşalma" ile ilgili merkezler ve onlara aracılık eden kimyasal maddelerin eksikliği ya da yetersiz çalışması sonucu ortaya çıktığı düşünülmektedir. Buna karşılık, "Kazanılmış" Erken Boşalma şikayetinin; Penis sertleşme yetersizliği, prostat iltihabı, guatr ya da psikolojik nedenli ve eşler arası ilişki bozukluklarına bağlı olarak ortaya çıktığı bildirilmektedir. Ek olarak, Testosterone ve Prolaktin hormon bozukluklarının da kazanılmış boşalma bozukluklarında rol oynayabileceği ileri sürülmektedir.

Tanı: Her hastada olduğu gibi "Erken Boşalma" şikayetiyle başvuran hastalarda tam bir tıbbi ve seksüel hikayenin alınması, fizik muayenin yapılması ve erektil fonksiyonun değerlendirilmesi gereklidir. Doğru bir tanı ve takibin yapılabilmesi adına; boşalma zamanı (IELT - Intravaginal Ejaculation Latency Time ) hasta ve eşi tarafından kronometre kullanılarak objektif olarak ölçülmelidir. Ek olarak son zamanlarda validasyon değerlendirmeleri yapılarak geçerliliği ortaya konulmuş olan "Erken Boşalma" değerlendirme formları tanıya destek amacıyla kullanılabilir. Konu ile ilgili başta ISSM (International Society for Sexual Medicine) olmak üzere; bilimsel kuruluşlar tarafından hazırlanan kılavuzlara göre "Erken Boşalma" tanı kıstasları göz önünde bulundurulmalıdır.

Tedavi: "Erken Boşalma" şikayetiyle başvuran tüm hastalara psikolojik destek/eğitim verilmesi önerilen bir yaklaşımdır. Tedavi başarısının elde edilmesinde; eşlerin tedavinin bir parçası olarak değerlendirilmesi ve mümkünse tedavi sürecine katılımlarının sağlanması esastır. Günümüzde "Yaşam Boyu Erken Boşalma" tedavisinde "Gerektiği Hallerde/Cinsel İlişki Öncesi" dapoksetin kullanımı; tedavi kılavuzlarında hastalığını "Spesifik" tedavisi olarak kabul edilmektedir. Bunun dışında günlük paroksetin, sertralin, citalopram, fluoksetin ya da klomipramin ile sadece cinsel ilişki öncesi bölgesel anestezik ilaç uygulamaları da kılavuzlarda yer alan tedavi seçenekleridir. Tüm bu tedavi seçeneklerinin yanı sıra psikolojik danışmanlık ve eşler arası ilişkinin ele alındığı tedavi yaklaşımları ile hastalar desteklenebilir. Edinilmiş "Erken Boşalma" olduğu düşünülen hastalarda yukarıda sözü edilen tedavilere ek olarak, altta yatan nedensel faktörlere yönelik gerekli tedavi girişimleri de yapılmalıdır. Tedavi alan hastaların özellikle ilaç kesilmesine bağlı yoksunluk sendromu başta olmak üzere; ilaç yan etkileri konusunda ayrıntılı olarak bilgilendirilmesi ve düzenli olarak takiplerinin yapılması gerekmektedir.

Geç Boşalma, Hiç Boşalamama ve Orgazm Bozuklukları

Boşalmanın beyin kontrolünü ya da semenin iletildiği yolların sinirsel kontrolü ile penisin duysal sinir yapısını bozan hastalıklar, psikojenik nedenler, cerrahi girişim ya da hastalıklar; geç boşalma, hiç boşalamama ya da orgazm bozukluğuna neden olabilir. Dünya Sağlık Örgütü 2. Sexüel Disfonksiyon Konsültasyon toplantısında üzerinde uzlaşılan tanıma göre "Geç Boşalma": Yeterli cinsel uyarıya rağmen devamlı ya da tekrarlayan tarzda ortaya çıkan ve hastada stres oluşumuna neden olan geç ya da hiç oluşmayan orgazm varlığı olarak tanımlanmaktadır. Hastalığın tanımı ile ilgili net kıstaslar bulunmamakla birlikte, normal boşalmanın cinsel ilişki başlangıcından ortalama olarak 4-10 dakika sonra gerçekleştiği göz önüne alınarak; ilişki başladıktan sonra 20-25 dakikayı aşan boşalma sürelerinin, patolojik olarak kabul edilebileceği rapor edilmiştir. Genel olarak "Geç Boşalma"; "Hayat Boyu" ve "Edinilmiş" olmak üzere iki ana grupta değerlendirilebilir. Yakın zamanda yapılan bir çalışma; tüm hastaların yaklaşık %25'inin "Hayat Boyu" geri kalanlarının da "Edinilmiş" tipte "Geç Boşalma" sorunu bulunduğunu ortaya koymuştur.

Tanı: Geç/Hiç Boşalamama şikayetiyle başvuran hastalar ayrıntılı bir tıbbi hikaye ile değerlendirilmeli, ayrıntılı fizik muayeneleri yapılmalı ve kan testosteron ölçümleri yapılmalıdır. Ek olarak, Geç/Hiç Boşalamama nedeni olabilecek tüm doğmalık/edinsel nedenler araştırmalıdır.

Tedavi: Geç/Hiç Boşalamama hastalarında tedavi nedene yönelik olarak planlanmalı, hastaların önemli bir bölümünde psikojenik faktörlerin rol oynadığı göz önüne alınarak, bu açıdan gerekli değerlendirme ayrıntılı olarak yapılmalıdır. Gerektiğinde ilaç ve cerrahi tedavi seçenekleri hastaya özel bir yaklaşımla uygulanmalıdır. Geç/Hiç Boşalamama olgularında ilaç tedavi seçenekleri kanıta dayalı uygulama anlamında yeterli potansiyele henüz sahip değildir. İlaç kullanımı sadece teorik bazı bilgilerden yola çıkılarak sınırlı etkinlikte kullanılmaktadır.