Mesane Tümörleri ve Tedavisi
Mesane tümörleri insanlarda en sık görülen habis patolojilerden biridir. Bilimsel araştırmaların sonuçlarına göre; erkelerde en sık görülen tümörler içinde 4.sırada yer almakta olup; tüm kanserlerin %10’unu oluşturmaktadır. Kadınlarda ise 8. sırada yer alıp, tüm kanserlerin %4’üdür. Hastalık genellikle ileri yaş hastalığı olarak kabul edilmektedir. Altmış yaş üzerinde hastalığın görülme sıklığı artmakla birlikte, son zamanlarda 40-60 yaş aralığında da hastalık sıklıkla görülmeye başlanmıştır.
Hastalığın kesin nedeni bilinmemekle birlikte; sigara ve mesleki kanserojenlerin hastalığın gelişiminde çok önemli rol oynadığı bilinmektedir. Özellikle boya, lastik ve deri sanayinde çalışan hasta sayısı oldukça fazladır. Sigara içenlerde içmeyenlere göre hastalığın 4 kat daha fazla görüldüğü bildirilmiştir. Ek olarak kronik mesane enfeksiyonları, taş hastalığı, radyasyona maruz kalınması ve bazı toksik ilaçların da hastalığın nedeni olabileceği rapor edilmiştir.
Mesane tümörlerinin en sık karşılaşılan bulgusu idrardan kan gelmesidir. Olguların hemen tamamında bu şikayet bulunmaktadır. Genellikle kanama ağrısız ve pıhtılı şekildedir. Tüm bunların dışında hastalar; idrardan kan gelmesi olmaksızın sık idrara çıkma, idrar yaparken yanma ve acil idrara çıkma isteği gibi şikayetler ile de başvurabilir.
Hastalığın tanısı genellikle idrara tahlili ve ayrıntılı olarak yapılan üriner ultrasonografi ve/veya IVP (Intravenöz Piyelografi) sonrası ortaya konulabilir. Bu tetkiklerin yeterli olamadığı bazı olgularda sistoskopi (endoskopik olarak mesane içine bakılması) ile tanı konulur. Yapılan tetkikler sonucu büyük hacimli olduğu düşünülen mesane tümörü olgularında; klinik evreleme amacıyla bilgisayarlı tomografi tetkiki yapılabilir.
Mesane tümörlerinin tedavisi, hastalığın ameliyat öncesi yapılan evrelemesine göre tercih edilmektedir. Yüzeysel ve bölgesel/uzak metastazın olmadığı düşünülen olgularda; TUR-T olarak adlandırılan endoskopik işlem yeterli olabilmektedir. Bu işlem ile hasta herhangi bir cerrahi kesi yapılmadan, kapalı sistem cihazlar kullanılarak mesane içinde yerleşik tümör kesilerek temizlenir. Elde edilen doku parçalarının çok dikkatli patolojik incelemesinin yapılması zorunludur. Bu inceleme sonucu patoloji raporuna göre, tümörün yüzeysel ya da mesane kas yapısı içine yayılmış olup olmadığı kararına varılır. Bu karar, takip edecek olası ek tedavi ve hasta takibi açısından son derece önemlidir.
Yüzeyel küçük ve az sayıda odağı olan tümörlerde genellikle belli aralıklarla yapılan takip yeterli olurken; çok sayıda ve hücresel olarak agresif tipte olan yüzeyel mesane tümörlerinde; yüksek nüks ihtimali nedeniyle ek tedavi gereklidir. Bu tarz tümörlerde ek tedavi olarak; mesane içine kemoterapi ya da immünoterapi ajanlarının belli aralıklarla uygulanması ve sonrasında belli zaman aralıklarıyla yapılan sistoskopi ile hastaların takip edilmesi gereklidir. Yapılan patolojik inceleme sonrası mesane kas dokusuna yayılım gösterdiği saptanan olgularda ise genellikle mesanenin tamamının çıkarıldığı ek cerrahi operasyonlara gereksinim olmaktadır. Bu hastalarda, çıkarılan mesanenin yerine ince bağırsaklar kullanılarak yapay mesaneler oluşturulabilir. Bu işlemin uygun olmadığı olgularda ise idrar yollarının daha kısa bir bağırsak parçasına bağlanıp karın duvarına ağızlaştırılması gerekebilir. Mesane çıkarıldığı ve rekonstrüktif tedavi yapıldığı halde; bölgesel ya da uzak metastazı bulunan ileri evre hastalarda ise ek kemoterapi ya da radyoterapi uygulamaları gerekebilir. Tüm bunların dışında mesanenin korunmasının gerektiği bazı özel olgularda TUR-T ile birlikte eş zamanlı kemorterapi/radyoterapi uygulamaları da yapılabilir.